Japonya’da Garip Bir Müze

Timlebe geldik. Okadaki e girişte zaten böyle bir dev kocaman bir ekran gibi şeyler karşıladı bizi üzerinde. Sanırım yine bu çizimlerin hareketlendirilmiş halleri falan var. Çiçekler, kertenkeleler, yılanlar. Oradan geçtik. Şimdi biz de kendi çizimimizi yapacağız. Çizmişler. Buradan kağıtları aldık. Kendimiz boyayacağız. Bakalım. Emre Yepo aldı. [Müzik] Şöle kelebek aldım. Ben de kelebek aldım. Çocuklar var genelde. Biz de içimizdeki çocuğu bugün getirdik. En son böyle oldu. Ben Netflix’in etkisinde kalmışım fazla. Geko siyahi oldu ve hep şeyleri rengarenk yapmaya çalıştım. Renkliin yansıması. Şurada boyalar var. Alıyor sen de. Passo benim sosyal kelebeğim, sevgi kelebeğim. Picasso etkisiyle birazcık şöyle etrafını daireler yapmaya çalıştım. Beğenmeniz sevini teşekkür ederim. Tabii ki. Şimdi şuraya koyup bizimkileri de oynatacaklar. Kelebekler küçükmüş ama baksana depolar daha böyle rengarenk ve daha fazla. Seninki şundan olacak. Benimki şu aşk de şurada kık daha küçük gelirseniz gitti. Şimdi bu kendi etrafında e şeyde komple yürüyecek, dolaşacak etrafta böyle. Sonra şu balonların oraya gidelim. Düz bayır ha. Yani şey değil. Düz bir zemin değil. Engelli ve değişik bir zemini var. Benimki benimki çok dikkat çekiyor ya. Özellikle. Aa şutu güzel yapmışlar. Bak seninki nerede? Bilmiyorum. Benimki uçtu gitti. Kelebek bir günlük ömrü vardı. Öldü. Kız benimkini çok beğendi. Çok güzel olmuş dedi. Seninki gerçekten güzel oldu. Benimkiler iltifat etmedi de. Bak şurada böyle ay çiçekleri var. Güzel. Toplarını oraya geldik. Renkler de değişiyor, ses de değişiyor. Bak. A [Müzik] şu havlıyor muydu? [Müzik] Havlıyor. Tabuk. Bik bik bik bik gibi. Ben de tam timlapse uygun giymişim ha. Aynen. Bir de takım elbiseyle geldiğin için. Şu ne? [Müzik] Şimdi bir odaya geldik. Şöyle çeşitli şeyler var. Bunları koyduğun an e koyduğun şeye göre bir şeylere değişiyor. Bu çiçek mesela içinden balon çıkıyor. Bundan ne çıkıyor? Ondan şey borazan gibi bir şey çıkıyor. He evet. Şundan merdiven çıkıyor. Bir de alınca bak şu zıplayanlar bir anda atlayacak. Alacak gibi oldum bak. Rengarenk bir oda. Yine yanardağ var. Bak ev var. Ses çıkıyor bundan. Bence bir top gibi bir şey geçti ondan. Aynen. Oo Erces patladı. Güzel böyle işte. Bir de şu var. Bunu hala çözemedim. Şu elmayı çıkartsana bir. Ne olur? Bu tabağı böyle önüne alınca yemek geliyor diye bak elma oldu bundan. Fı oldu. Yanına bunu koyalım. Bardakta ne var? Bir şey yok sanki. Aynen. Aa bak omlet yaptı tavada. Gördün mü? Aynen. Ocak. Ocak. Ay çok tatlı. Çocuklar ne kadar keyif alıyordur kim bilir. Şu çocuk bir koştu bak yuvarlanıyor. Çok güzel ses çıkarttı değil mi? Aynen. Çin karakterlerinden bahsediyor. Bu adamlar bu yüzden yaratıcı oluyorlar ya. Ben hep buna inanmışımdır yani. Mesela şu güneş işareti demek. Şimdi gördüğün an güneş, şu ay, yağmur, ateş, dağ. Ateşte dağ koydum mu yan yana yanardağ oluyor. [Müzik] Bak mesela şu nehirti. [Müzik] Hani böyle bir Mısır filminde bir şey gelirsin de bir yanlışlıkla bir şeye basarsın. Böyle bir şeyler oluşur. [Müzik] Kanja öğretiyor çocuklara. Burada kadın anlattı da bunlara dokununca şeyler değişiyor. Mesela bu ateş olması lazım. Ateş bak ateş çıktı. Kanjiler şey değil eski usul sanırım. İkisine birlikte dokununca kombinini yapabiliyorsun. İnek çıktı. İneği yattın. Koyun. Mesela şu neh [Müzik] ne olduğunu anlamadım. Eli çıktı ama ben gidip gidip ona dokunuyorum. Bu ne? Balina mı? [Müzik] Yine boyama işindeyiz. Bu sefer deniz canlılarını boyayacağız ve böyle burada balıklar oluyormuş. Ben balık boyayacağım. Ben de kaplumbağa boyayacağım. Tosbağa boyayacağım. Boyalım bakalım. Son aile böyle oldu. Ben böyle yaptım. Düş daha böyle. Ben böyle yaptım. Bunu da her yere çizebiliyormuşsun. Özgürce çizginin dışına çıkabilirsin diyordu. Biz de böyle birazcık sentimizi konuşturmuştuk. Sanki biz hani ilkokuldayken resmi kötü demişlerdi. Gelip burada ispatlayacakmışız gibi oldu. Ama benim ortaokulda resmim 3 düşmüştü. Yani Türkiye’de herkese 5 verilen resim verim benim 3’tü. Yani ikimiz de itiraf ediyoruz ki resimlerimizi annemize çizdiriyormuşuz. Çok güzel oldu seninki. Tam senin renklerin oldu. Ve nice kaplumbağa yapmaya çalıştım. Rapli çizmeye çalıştım. Kırmızı olan kocam dök buradan para atıyor birazdan. [Müzik] [Müzik] A ter oldu. [Müzik] Şuras çıkış ama çıkamıyoruz. Ayrılamıyor. Çiçek verelim. Bir daha çekelim. Hadi tamam bir daha çekelim. Gel. Gezimizin eee sonuna geldik. Denizaltı ile ilgili çizdiğimiz yerde bundan rozet yapıyorlarmış. Fiyatı 500’den biz ikisini birleştirdik. Böyle tek bir rozet yaptık. Bundan çantama takacak bir işe yarıyordum. Kaç gündür güzel oldu bu. Şöyle kesinlikle çok güzel bir yani ben çok sevdim. Bu Timle bu işi yapıyor. Tokadaki de çok güzeldi. Deneyime dayalı böyle yaratıcılığı destekleyici özgür bir ortam benim çok hoşuma gitti. Kesinlikle çocuklu insanların, ailelerin gelmesi gereken bir yer. Bence Tokyo’daki de öyleydi ya. O kenarıda da kesinlikle öyle. Zaten çoğunluk çocuk biz içimizdeki çocuğu eğlendirdik bugün Emreyle. Güzel oldu bence. Sen beğendin mi? Bence de güzeldi. Emre zaten tam buraya uygun giyinde. Sen uygun giymiş. Şu halde yani güzel bir buçuk saat falan geçiriyorsunuz. Öyle yani. Gelmiş o kinevaya. Eğer yolunuz düşerse nasıl düşecek bilmiyorum ama hani düşerse yolunuz. Kesinlikle gelinmesi gereken şey. Umarım ülkemizde de böyle yerler çoğalır. Team Laps’tan çıktık. Şimdi yeni bir müzeye ve yolculuğa çıkacağız. Hemen bir karnımızı doyuralım dedik. Aslında bir başka bir yerde burgo yiyeceğiz de ondan önce burgu yatıştırmamız olsun dedik. 1000 dolara Japonya bilet almışımdır. Japonya’daki sefilli sefillik değil bu arada. Ben bayılıyorum Sevin Evan’ın şu patatesine. 2 yıl sırf bunun için geldik biliyor musunuz? İki yıl bunun şeyini çektim. İki patates ve tavuk değil mi? Kıyma. Kıyma. Bunu yiyor. Şu benim pilav. Düz pilav. Isıtın değil mi? ıtılmış. Aynen. Suyumuzu aldık. Ben de bunun için geldim. Bu mükemmel bir şey. Bunu aldık. Şu bir kek. Başka? Benim bir de senin bir tavuk bir şey daha var. Elim var. Bu senin tavuğun olabilir. Aynen olabilir. A bu senin tav şeyin pilavın. Sen yersin balım sen ye. Sonra bir tane daha benim tavuğum var. Siti, kola, mola. Her şey dahil 500 falan tuttu. Bu da benim şeyim. Bunlara da bayıldık. Biz ilk geldiğimizde yapmadık bunlardan. Niye bilmiyorum da. Bu da çok güzel. Yoğurtlu ve blueberryli. Yoğurtlu. Evet. Karnını ağrayacak. Öceksin. Buranın yoğurdu ağrıtmıyor biliyor musun? He. Ananın yoğurdu ağrıtıyor. Allahın Japon’ınki ağrıtmıyor mu? Anacığım seninki de ağrıtmıyor ya. Timlab’ten sonra e Okinava Sanat ve Tarih Müzesine geldik. Eee, içeride Okinava’nın tarihine dair bilgiler yer alıyor. Girişte de hemen zaten bir heykelle bir sanat bizi karşılıyor. Buranın da değişik bir tarihi var aslında. Emre anlatır zaten. Eee, mikrofonu ona verelim. Doğru tarihi var. Evet, müzeden çıktık. Evet, müzeden çıktık. Eee, güzel ya. Aslında Tamamlap’a yakın olmasa gelin demem ama Teamlap’a yakın olduğu için eee ve fiyatı da uygundu. Hani bir sanat galerisi vardı bir de tarih müzesi vardı. İki yani ikisi birlikteydi. Böyle bir saatinizi alır. Geldi biraz sıktı. Evet. Güş biraz tarihi tarafı sıktı. Beni de sanat tarafı sıktı. Biraz karışık ilerliyor. Yani haritayı iyi takip etmek gerekiyor. Aynen. Hem haritayı iyi takip etmeniz gerekiyor. Bir de bir fotoğraf çekmek serbest. Bazı yerlerde yasak falan. O yüzden çok fotoğraf çekmedik. E güzel ama hani şey Timlab’a yakın olduğu için gelinir. Timlab’a gelmeyecekseniz on da gelmenize gerek yok. Şimdi günün sonunda Amerikan Village’e geldik. E Naha’dan yani merkezden bir saat uzaklıkta falan otobüste. Eee buranın olayı Amerika Dünya Savaşı’ndan sonra burayı işgal ettiği için Amerikalılar buraya yerleşmiş. Amerikan üssü hala burada devam ediyor. Japonya’ya verdikten sonra bile. O yüzden bu Amerikalıların burada yaşadıkları aslında lojmanlar gibi bir şey olmuş. Zamanla bu Amerikalı askerler depresyona girmesin diye Amerika tarzı yerler yapılmışlar. Barlar yapmışlar. İşte dönme dolap yapmışlar. Böyle böy Amerika temas olmuş. Ve zamanla da bunlar turist çekinmeye başlayınca da daha da böyle artırmışlar yatırımları ve turistik bir olay olmuş. Öyle biz de işte gelelim dedik. Nasıl bir şey varmış ve gördüğüm kadarıyla mesela çok şey var. Yabancı var. Evet. Dem şimdi sol tarafa doğru sahil kesimine doğru geçiyoruz. Sağ taraf gelirken böyle Amerikan askeri üstü gibi sanırım. Aynen. Tanklar falan vardı. Aynen. Askeri araçlar vardı. Böyle binalar vardı. Yaşam alanı gibi. Zaten gelirken yine gördük. Bisiklet süren aynen siyahiler vardı ya da melezler vardı. Melez Evet. Aynen böyle hani iyi çok iyi İngilizce konuşan değişik değişik çarlar var. Şöyle gidelim bakalım. Bu ses. Biz öndeki Amerikalıları takip ediyoruz. Bak haykaylar da gelmeye başladı. Bizim gelişimiz güneşin batışına denk geldi. E biraz sonra gayet güzel izleyebiliriz diye düşünüyorum. Şu taraf bulutluydu ama bu taraf açık. İnşallah güzel bir gün batımına denk geliyoruz. Arka tarafı da böyle işte hani turistik de yapmaya çalışmışlar. Gelen Amerikalıları da memleketini de hissettirmeye çalışmışlar falan filan. Güzel değişik bir ortam. Emre’ye göre yapay bir yer. Temel parka gir ama. Aynen. Aynen öyle bir yer olmuş zaten. Renkli ışık ışık. I ışıl ışıl. Değişik. Japonlar biraz karmalaşmış burada. Değişik değil mi? Evet. [Müzik] Güzel bir yer yapmışlar. Şöyle palmiyeler. Sıra otel herhalde. Herhalde biz geç kaldık diye düşünüyorduk ama bence en güzel manzarası akşam üstü olabilir. Hem manzarası güzel hem de hava sıcak değil. Serin. Şöyle insanlar yayıldı. Bak bayağı büyük ha. Şey şöyle şeyler sokak müziği falan güzel. Bu da şu taraf arka taraf. Bu da şöyle şu taraf karşısı da merkez herhalde. Yook merkez bu tarafta. Uçak oraya indi. Müziklerini yapıyorlar. [Müzik] Vallah ben çok keyif aldım. İyi ki gelmişiz ha. Bak iyi ki benim lafımı dinledin sen. Zorla buraya getirdim. Olmaz öyle diyorsa bilin ki buraya gelmek için ben ısrar ediyorumdur. Benim gelesim yoktu. Aynen sahilde varmış. Aynen sahil de var. Sahile doğru gidiyoruz. Portekiz de böyle biliyor musun? Lizbon’da böyle kocaman bir yer var. Gitmedim ki. Nereden bileyim reis? Gideydim bensiz 30 yıl yaşamışsın. Sensiz 20 5 yıl 26 yıl falan yaşamışsın. Elinden tutan mı vardı? Şey vardı ama. Param yoktu. Y vardı. [Müzik] Güneş artık batıyor. [Müzik] Bir günümüz daha bitti. İyi oluyor, güzel oluyor da günde bitince Allah bilir ne zaman geleceğim. Her yıl her yıl da gelinmez. Hem çok masraflı. Dünyada başka yerlerden. Neyse. [Müzik]

Japonya’nın Okinawa bölgesinde Team Labsın kurmuş olduğu müzeye geldik. Daha sonra da Amerikan village isimli mahalleyi gezdik iyi seyirler

Merhaba biz Emre ve Büşra. Yoğun geçen çalışma hayatımıza mola verdik ve asya turuna çıktık ve bunları baştan beri Youtube üzerinden sizlerle paylaşıyoruz.
Nasıl ucuza gezilir dünya turuna nasıl çıkılır gibi konuları ve ayrıca günlük maceralarımızı kendi bakış açımıza göre yorumlayıp sizlere aktarmaya çalışıyoruz

İnstagram adresimiz: https://www.instagram.com/gezinenleer/
Facebook adresimiz: https://www.facebook.com/profile.php?id=100091918080518

AloJapan.com